Ataşehir Travesti Doktor Sezer

Ataşehir Tarvesti Sezer için hem bir sığınak hem de bir savaş meydanıydı. 20 yaşında, tıp fakültesinde kardiyoloji okuyan genç bir öğrenci olarak hayatı; dersler, hastane stajları ve gece kulüplerinin neon ışıkları arasında sıkışıp kalmıştı. Ama en büyük savaşı kendi kimliğiyle ve onu reddeden ailesiyle veriyordu.

Sezer, travesti olduğu için ailesi tarafından reddedilmişti. Annesinin son konuşması hâlâ kulaklarında yankılanıyordu: "Bizim için artık yoksun." O günden sonra Ataşehir’de küçük bir daire kiralamış, burs ve gece yaptığı ek işler sayesinde ayakta kalmaya çalışmıştı.

Gecenin Maskeleri

Gündüzleri hastane koridorlarında bir tıp öğrencisi, akşamları ise makyajını yapıp kendini özgürce ifade edebildiği bir başka dünyaya adım atan biriydi. Her gece başka birini tanıyor, her gece yeni bir kalbe dokunuyordu ama hiçbir zaman gerçekten sevilmediğini hissediyordu. İnsanlar onu istiyordu ama kimse gerçekten onunla kalmak istemiyordu.

Bir gece, şehrin ünlü kulüplerinden birinde ataşehir travesti ler Cihan ile tanıştı. Cihan, orta yaşlarında, karizmatik ama gözlerinde derin bir yorgunluk taşıyan bir adamdı. Sezer’e diğerlerinden farklı davranıyordu. Bir müşteri gibi değil, bir insan gibi. Birkaç hafta boyunca buluştular, sohbet ettiler. Cihan, Sezer’in hayatına ışık tutuyor gibiydi. Ama Sezer’in öğrendiği bir şey varsa, hiçbir mutluluğun uzun sürmediğiydi.

Kırık Kalp Sendromu

Bir akşam, Sezer hastanedeki yoğun staj gününün ardından eve dönerken telefonuna gelen mesajı gördü. Cihan’dan geliyordu:

"Bu akşam gelemem, özür dilerim. Lütfen beni unut."

Sezer’in içi daraldı. Önce anlam veremedi, sonra bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti. Cihan’ın sosyal medya hesabına baktığında her şey anlaşıldı. Adam evliydi. Hatta iki çocuğu vardı. Tüm konuşmalar, tüm buluşmalar, hepsi bir yalandı. Sezer yine bir hayalin peşinden koşmuştu.

O gece eve vardığında, makyajını silerken aynadaki yansımasına baktı. Gözlerinin altındaki morluklar, içindeki yorgunluğu ele veriyordu. Kendine sordu: "Ben gerçekten sevilmeye değer değil miyim?"

Sezer’in kalbi, üzerine çalıştığı tüm kardiyoloji ders kitaplarının sayfalarından daha karmaşıktı. Bir insanın kalp krizinden ölmesi için damarlarının tıkanması gerektiğini biliyordu ama bir insanın ruhu nasıl ölürdü? Onu en çok ne öldürürdü? Yalnızlık mı, yok sayılmak mı, yoksa hep ikinci planda olmak mı?

Sessiz Çığlıklar

Elit Travesti Ataşehir Sezer, ertesi sabah stajda bir hastanın kalp krizine müdahale ederken, kendisini düşündü. Hastanın kalbine şok verilirken, kendi içinde de bir şeylerin öldüğünü hissetti. Belki de artık kurtarması gereken tek kalp, kendi kalbiydi.

Ama nasıl?

Ne ailesi ne de hayatına giren geçici insanlar ona gerçekten ait olduğu bir yer sunuyordu. Sezer, geceleri yeni adaylar bulsa da, sabahları hep boş bir yatakta uyanıyordu. Gecenin sonu, her zaman yalnızlıktı.

Bir sabah, Vip Travesti Ataşehir Sezer makyaj çantasını kapattı, peruklarını bir kenara koydu ve aynaya baktı. "Kendimi değiştirmeye çalışmaktan yoruldum." dedi kendi kendine. Belki de artık başkalarından sevgi dilenmek yerine, kendine yetmeyi öğrenmeliydi.

Ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu.

Ve belki de en büyük trajedi buydu.