
İstanbul Tarvesti geceleri bambaşka bir dünyaya dönüşen dev bir sahneydi. Bu şehrin sokakları, çığlıkları ve fısıltılarıyla yaşayan bir organizma gibiydi. Ve bu sahnenin arka sokaklarında, gözlerden uzakta, ama kendi içinde bir o kadar parlak bir yıldız gibi doğmuştu Ferdi’nin hikayesi.
Ferdi, 1980’lerin sonunda, İstanbul’un kenar mahallelerinden birinde doğmuştu. Sert bir baba, sessiz bir anne ve katı kurallarla dolu bir evde büyüyordu. Daha çocukken bile, diğer erkek çocuklardan farklı olduğunu hissediyordu. Mahallede futbol oynayan çocukları uzaktan izler, annesinin aynasının karşısında kendisini incelerdi. Babasının asker gibi yetiştirdiği bir çocuk olarak, içinde büyüyen hisleri bastırması gerektiğini çok erken öğrenmişti. Ama içindeki sesi ne kadar bastırmaya çalışsa da o ses hiç susmuyordu.
KENDİNİ KEŞFETMEK
Ferdi, ergenlik yıllarına geldiğinde, İstanbul’un ona sunduğu olanakları keşfetmeye başladı. Ailesinden, mahallesinden uzaklaştıkça, içinde sakladığı kimliği daha çok hissediyordu. 17 yaşına geldiğinde, cesaretini toplayıp ilk kez Beyoğlu’na gitti. O dönemlerde İstiklal Caddesi, gizli hayatların, bastırılmış kimliklerin, özgürlüğün ve kaçışın merkeziydi. Burada, kendisi gibi hisseden insanları gördüğünde, yalnız olmadığını anladı.
İlk kez bir travestiyle tanıştığında, içindeki korku kadar hayranlık da büyüktü. Yüksek topuklu ayakkabıları, kıpkırmızı ruju ve başını dik tutan gururlu bakışıyla, ona kendini hatırlatan birini görmüştü. O gün, kim olduğunu ilk kez sorgulamaya başlamıştı.
İlk makyajını gizlice yaptı, ilk elbisesini gizlice giydi. Ama her denemesinde, aynada gördüğü kişiyle gerçek dünyadaki Ferdi arasında büyük bir uçurum vardı. Korkuyordu. Ailesinin, toplumun ve en önemlisi kendisinin yargısından korkuyordu.
İLK ADIMLAR
20 yaşına geldiğinde, artık bu duygularını bastırmak istemediğini anladı. Küçük bir dairede, kimsenin onu tanımadığı bir mahallede yaşamaya başladı. Eski mahallesinden, ailesinden ve geçmişinden koptu. Yeni bir hayata adım atmaya hazırdı.
Beyoğlu’ndaki bir kulüpte sahneye çıkmaya başladı. İlk başta bir gösteri olarak başladığı şey, zamanla onun gerçek kimliği haline geldi. O artık Ferdi değildi, o artık sahnede “Jale”ydi.
İstanbul Travestiler Jale, sahnede ışıl ışıl parlayan, göz kamaştıran bir kadındı. Seyirciler onu alkışlıyor, hayranlıkla izliyordu. Ama sahne ışıkları söndüğünde, gerçek dünya bambaşkaydı. İstanbul’un sokakları, onun gibiler için hem bir cennet hem de bir cehennemdi.
MÜCADELE YILLARI
Zamanla, toplumun karanlık yüzüyle daha çok karşılaştı. Sokakta yürürken fısıltılar, alaycı bakışlar, hatta fiziksel saldırılar… Her şeye rağmen, Jale kimliğinden asla vazgeçmedi. Beyoğlu’ndaki travesti dostları ona “Bu şehirde var olabilmek için güçlü olmalısın” demişlerdi. Ve o da güçlü olmaya karar verdi.
Ailesi ondan tamamen kopmuştu. Bir gün annesine telefon açtı, ama annesi telefonu sessizce kapattı. Babasından ise haber almak bile istemiyordu. O artık ailesizdi ama kendi seçtiği bir ailesi vardı: Kendisi gibi olan diğer kadınlar, sokakları paylaştığı dostları…
İSTANBUL’UN KARANLIK GECELERİ
Yıllar geçtikçe, Vip Travesti İstanbul Jale’nin hayatı bir rutin haline geldi. Geceleri sahneye çıkıyor, sabaha karşı evine dönüyordu. Ama zamanla, sahnedeki alkışlar yetmemeye başladı. İçinde bir boşluk hissediyordu. İstanbul, ona hayallerini yaşama fırsatı vermişti ama aynı zamanda hayallerini çalan bir şehir haline de gelmişti.
Zamanla, Elit Travesti İstanbul Jale’nin hayatında tehlikeli insanlar da belirmeye başladı. İstanbul gecelerinde, her zaman güvenli olmayan yollar vardı. Bir gün, sahne sonrası evine dönerken sokakta birkaç adamın ona yaklaştığını fark etti. Onlardan kaçmaya çalıştı ama kaçamadı. O gece, hayatında ilk kez ölüm korkusunu iliklerine kadar hissetti. Ve o an anladı: Bu şehirde onun gibiler için özgürlük, hayatla ölüm arasındaki ince bir çizgiydi.
SON YILLAR VE SON GECE
Jale, yıllar boyunca İstanbul’un gölgelerinde yaşamıştı. Artık eskisi kadar genç değildi, ama sahneye çıkmaya devam ediyordu.Ama bir şeyler değişmişti; eskisi kadar mutlu değildi. Geceler uzuyor, şehir daha da acımasızlaşıyordu.
Bir gece, sahneden indikten sonra bir köşeye çekildi ve sigarasını yaktı. Aynaya baktığında, gençken hayalini kurduğu kadın artık karşısındaydı. Ama bu kadın yorgundu, kırılgandı.
O gece Travesti İstanbul ’un sokaklarında yürürken, belki de son kez içini çekti. Bir zamanlar korktuğu ama sonra ona yuva olan bu şehir, ona hem en büyük özgürlüğünü hem de en büyük acısını vermişti.
Jale’nin hikayesi, o gece İstanbul’un arka sokaklarında son buldu. Kimileri onun ölümüne “tesadüf” dedi, kimileri ise “kaçınılmaz son.” Ama onu tanıyanlar için o, sadece bir travesti değil, bir savaşçıydı.
Bugün bile, İstanbul Vip Travesti loş ışıklarında dolaşanlar, onun adını fısıltılarla hatırlıyor. Çünkü bazı hikayeler unutulmaz. Ve Jale’nin hikayesi, İstanbul’un karanlık gecelerinde yankılanmaya devam ediyor.