
Ümraniye Travesti yaşıyordu Hakan. Yaşamak denebilirse… Çünkü onun hayatı, dört duvar arasında sıkışmış, zamanın içinde kaybolmuş bir bekleyişten ibaretti.
Kimse onun tam olarak ne iş yaptığını bilmezdi. Mahallede birkaç kişi onu hatırlardı belki ama yüzünü pek sık gören olmamıştı. Annesi yıllar önce vefat etmiş, babası ise o daha çocukken evi terk etmişti. O günden sonra, Ümraniye Vip Travesti Hakan için dünya küçülmeye başlamıştı. Önce okuldan uzaklaştı, sonra arkadaşlarından. En sonunda, evin kapısı onun için bir eşik oldu—ve o eşikten bir daha geçmedi.
İLK YILLAR: KAÇIŞ BAŞLIYOR
Ümraniye Elit Travesti Hakan, eskiden dışarı çıkan, hayata karışan biriydi. Çocukken sokağa çıkar, mahalledeki diğer çocuklarla oynardı. Ama yıllar geçtikçe, dışarısı ona daha tehlikeli, daha ürkütücü gelmeye başladı. Liseye geçtiğinde, derslerden kaçmaya başladı. Günlerinin büyük çoğunluğunu evde, odasında, bilgisayar başında geçiriyordu.
Başlangıçta sadece derslerden kaçıyordu, sonra insanlardan… Derken, bir gün fark etti ki dışarı çıkmak bile ona ağır geliyordu. Kalabalık sokakları, gürültülü caddeleri, yüzünü tanımayan ama yine de ona bakan insanları düşündükçe içi daralıyordu.
Ve bir gün, çıkmamaya karar verdi.
EVİN İÇİNDEKİ HAYAT
Günler günleri, aylar ayları kovaladı. Hakan, Ümraniye’deki apartman dairesinde, dışarı çıkmadan yaşamaya alıştı. Yiyeceklerini internetten sipariş ediyor, faturalarını online ödüyor, sosyal hayatını ise yalnızca sanal dünyada sürdürüyordu.
Bilgisayar ekranı onun penceresi olmuştu. Oradan dünyayı izliyor, haberleri okuyor, filmler izliyor ama hiçbir şeyin parçası olmuyordu. Çoğu zaman, gece geç saatlere kadar ekranın karşısında oturuyor, bazen sanal sohbetlerde kendini kaybediyor, bazen ise sadece pencereden dışarıyı izliyordu.
Penceresinden bakarken gördüğü insanlar ona yabancı geliyordu. Sokaktan geçen çocuklar, markete giden yaşlı kadınlar, işten dönen adamlar… Hepsi ona başka bir dünyadanmış gibi görünüyordu. Bir zamanlar onların arasındaydı ama şimdi? O artık sadece bir gölgeydi.
AİLESİ VE ESKİ DOSTLAR
Hakan’ın ailesi yoktu artık. Annesi hayattayken bile içine kapanıktı, ama onun ölümünden sonra tamamen yalnız kalmıştı. Birkaç uzak akrabası vardı ama yıllardır kimse onun kapısını çalmamıştı.
Eskiden birkaç arkadaşı vardı. İlk zamanlar, onlar hâlâ Hakan’ı arıyordu. “Hadi dışarı çık,” diyorlardı. “Bir kahve içelim, sahile gidelim.” Ama Hakan hep bahaneler buluyordu: Hastayım, işlerim var, sonra konuşuruz…
Sonunda, aramalar kesildi. Mesajlar azaldı. Ve bir gün, tamamen bitti. Hakan, sessizce unutulmuştu. Ama bu onu rahatsız etmiyordu. En azından, kendine öyle söylüyordu.
ZAMANIN İÇİNDE KAYBOLMAK
ÜmraniyeTravestiler Hakan, zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyordu artık. Günler birbirine benziyordu. Sabah olup olmadığını anlamak için bazen saate bakması gerekiyordu. Uykusu düzensizdi; bazen sabaha kadar uyanık kalıyor, bazen günlerce yataktan çıkmıyordu.
Bir gün, bilgisayarının başında otururken aynada kendisine baktı. Yüzünü uzun zamandır bu kadar dikkatli incelememişti. Gözlerinin altında koyu halkalar vardı, saçları dağınıktı, teni solgundu. Kendi yüzüne yabancı birini görmüş gibi baktı.
“Ben… ne hale geldim?”
Bu soru, zihninde yankılandı ama bir cevap bulamadı.
DIŞARISI VE KORKU
Bir gün, Hakan’ın telefonuna bir mesaj geldi. Elektrik faturasını ödemediği için kesilecekti. Otomatik ödemeyi unutmuştu ve bunu halletmesi için dışarı çıkması gerekiyordu.
İçinde tuhaf bir panik hissi belirdi. Dışarı mı çıkması gerekiyordu? Ne zamandır evden çıkmadığını bile hatırlamıyordu. 6 ay? 1 yıl? Daha fazla mı?
Kapıya yaklaştı, elini kapı koluna uzattı. Ama parmakları titriyordu. İçinden bir ses, “Sakın açma,” diyordu.
Ama başka şansı yoktu. Derin bir nefes aldı ve kapıyı araladı.
Koridor bomboştu. Apartmanın havası bile ona farklı geliyordu. Yavaşça adım attı. Kalbi hızlandı. Sanki her an bir şey olacakmış gibi hissediyordu.
Ama hiçbir şey olmadı. Sadece sessizlik vardı.
Bir adım daha attı.Merdivenlerden aşağıya inmeye başladı. Kalbi delicesine atıyordu. Sokağa yaklaştıkça panik büyüdü. Kapıyı açıp dışarı çıktığında, aniden güneş gözlerine vurdu. Birkaç saniye ne yapacağını bilemedi.
İnsanlar geçip gidiyordu. Kimse ona bakmıyordu.
O anda fark etti: Dışarısı, onun varlığından bile habersizdi.
Ve belki de, bu onu en çok rahatlatan şey oldu.
BİR UMUT IŞIĞI
O gün Hakan, faturasını ödedi. Markete girdi, birkaç şey aldı. Ellerinin titremesi yavaş yavaş geçti. Eve döndüğünde, ilk kez uzun zamandır yaptığı bir şeyi yaptı: Perdeleri açtı.
Gün ışığı içeriye doldu.
O gün, Hakan’ın hikayesi tamamen değişmedi. Ama ilk kez, belki de çok uzun zamandır ilk kez, kapının eşiğinden geri dönebilme ihtimalini düşündü.
Belki de bir gün…
Belki de bir gün, dışarısı onun için yeniden bir yer olabilirdi.